Dizi Önerisi : Şahmaran

Netflix‘in yeni dizisi olan Şahmaran çekimleri Adana, Muğla ve Mersin’de gerçekleşmiştir. Yönetmen koltuğunda Umur Turagay ve hikayenin yaratıcısıysa Pınar Buluttur. Başrollerinde Serenay Sarıkaya, Burak Deniz ve Mert Ramazan Demir yer almaktadır. Bu üç isim dışında dizide yer alan diğer oyuncularsa şöyledir: Mustafa Uğurlu, Ebru Özkan, Mahir Günşiray, Hakan Karahan, Elif Nur Kerkük, Mehmet Bilge Aslan, Berfu Halisdemir.

Şahsu İstanbul’da Öğretim Görevlisi olarak çalışırken, Adana’dan bir davet alır ve sunum yapmak amacıyla Çukurova Üniversitesi’ne gelmesiyle başlıyor. Aslında bu teklifi kabul etmesinin asıl nedeninin, dedesi Davut‘la yüzleşmek ve annesinin kaybını haber vermek olduğunu görüyoruz. Bölge halkı tarafından çok hoş karşılanmamasına rağmen onu sıcak karşılayanlar da oluyor.

Dizide klasik Şahmaran hikayesinden faydalanılmış olsa da, dizi boyunca asıl Şahmaran hikayesinde olmayan bir kadın ile sürekli karşılaşıyoruz; ancak kadının kimliği son bölüme kadar açıklanmamakta. Final sekansında öğrendiklerimiz Şahmaran’ın kitaplarda geçen hikayesiyle neredeyse aynı olarak anlatıya dahil edilmiş, ancak bu hikayeye ek olarak ortada tüm bölümler boyunca dönüp duran kehanet ve Şahmaran’ın kız kardeşi sıfatıyla adını öğrendiğimiz Lilith bulunuyor.

Lilith efsanesi her dinde farklı yorumlanıyor. Yahudi ve Hristiyan inançlarında Adem Peygamberin ilk eşi olarak; İbranilerin eski inanışlarına göre, Adem’le birlikte yaratılmıştır ve Adem’le olmayı reddetmiştir. Türk mitolojisinde lohusa kadınların çocuklarını öldüren kişi olarak geçer. Babil ve Pers mitolojisinde vampir ve yılan olarak anlatılmaktadır. Gılgamış Destanı‘nda, yeraltına inen ve kötü biri olarak tarif edilir.

Şahmaran hikayesini bilmeyenler için biraz bahsetmek isterim. İnsan olan Camsab, yeraltı cennetinde yılanları, yarı yılan yarı insanlarıyla birlikte yaşayan Şahmaran’ın yaşadığı yeri bulur. Şahmaran yılanların kraliçesidir. Camsab, onlarla birlikte bu cennet krallığında yaşamaya başlar; ancak yeraltında yaşamaktan sıkılan ve ailesini özleyen Camsab yeryüzüne geri dönmek ister. Şahmaran ona izin verir; ama onun varlığından kimseye bahsetmemesini ve bir daha hamama gitmemesini şart koşar; çünkü Şahmaran’ı bir kez gören herhangi bir insan yıkandığında derisi yılan derisi gibi pul pul olur. Bir gün ülkenin padişahı hastalanır ve hastalığının çaresinin Şahmaran’ın bedeninde olduğu öğrenilir. Şahmaran’ı görenlerin yaşadığı lanetten haberdar olan vezir, herkesi hamamda toplar. Aralarından Camsab’ı bulup işkenceyle Şahmaran’ın yaşadığı yeri öğrenirler. Şahmaran son bir kez Camsab’ı korumak ister. Vücudunun üçe ayrılması gerektiğini, başıyla yapılan çorbayı padişahın içmesini, gövdesinden yapılan çorbayı vezirin içmesini ve kuyruğundan yapılan kısmınıysa Camsab’ın içmesini söyler. Padişah iyileşir, vezir ölür ve Camsab da Şahmaran’ın tüm bilgeliğini alır. Bugün bilinen Lokman Hekim kavramı da bu hikayeden geliyordur.

Şahmaran mitolojisi her kaynakta farklı farklı anlatılıyor, hepsinde olaylar biraz değiştirilerek anlatılır ama sonuç olarak değişmeyen iki şey vardır; Camsab‘ın Şahmaran’la uzun yıllar yaşadığı ve Camsab tarafından ihanete uğrayıp vücudunun üç kazanda kaynatıldığı.

Dizide Camsab ve Şahmaran’ın aşık olduğu, Şahmaran’ın kız kardeşi Lilith’in bu ihaneti öngördüğü ve insanlığa savaş açmak istediği anlatılıyor; ancak Şahmaran’ın buna izin vermeyip kız kardeşini bir kuyuya atıp lanetlediği söyleniyor. Ayrıca hikayenin bütününü ele geçiren bir kehanetin varlığından bahsediliyor. Bu kehanetin gerçekleşmesine giden yolda bazı alametler var. İlki Camsab’ın soyundan gelen Şahsu’nun Adana’ya gelişi olarak gösterebiliriz. Sonrasında Hıdrellez şenliklerinde çıkan yangın, kuyuya atlayan insanlar, ineklerin telef olması, bir insanın içine girip onu yönlendirmek, bir Mar’ın başka bir Mar’a saldırması ve son olarak bir insanın yılan doğurması da eklenebilir. 

Hikayenin finalinde dedesi Davut’un aslında Camsab’ın kendisi olduğunu öğreniyoruz. Dizide anlatılan Şahmaran hikayesinde; Camsab ve Şahmaran’ın aşkı sonucunda insanın ihanetiyle biten anlatımda, Şahmaran’ın kuyruğundan yapılan içeceği içen Camsab’ın ölümsüzlükle ödüllendirildiğini görmekteyiz. Şahmaran’ın ölümünden kendisini sorumlu tutan ve vicdanına yenik düşen Camsab defalarca kendisini öldürmek istese de bunu başaramıyor. Bu acının yükü altında yaşaması çok ağır geldiği için Mar’ların kahini ona yaşadığı her şeyi unutturuyor. Geçmişini ve kim olduğunu hatırlayamayan Camsab aynı bedende farklı insanlar olarak hayatına devam ediyor. Hafızası ona geçmişi hakkında hiçbir şey söylemese de Camsab ihanetinin ağırlığını üstünde taşımaya devam ediyor ve zaman zaman ölme isteğiyle doluyor. Kızı buna tanık olmasın diye de onu terk ediyor.

Dizi mistik bir gerçeklikte geçiyor. Tüm bu mitolojik kavramlara, yaşayışlara rağmen gerçek hayattan kareler gibi izlemekteyiz.