
Stanford Marshmallow Deneyi, 1960’ların sonu 1970’lerin başlarında yapılmış, çocukların lezzetli bir atıştırmalıkla bir odaya yerleştirildiği ve bu atıştırmalığı yemeden kısa bir süre beklerlerse ekstra bir atıştırmalıkla ödüllendirildikleri bir psikolojik deneydir. Bu deneyin takibinde yapılan çalışmalar, çocukların bu durumda özdenetim sergileme kabiliyetlerinin (özetle odadaki atıştırmalığı yemeden bekleyebilmelerinin) akademik başarı ve fiziksel sağlık gibi geniş bir olumlu sonuç yelpazesi ile korelasyon gösterdiğini göstermiştir.
Ancak Stanford marshmallow deneyinin takibinde yapılan çalışmalar, bu deneyi metodolojisinde yaşanan çeşitli sorunlar nedeniyle eleştiri almaktadır. Bütün bu eleştirilere karşın Stanford marshmallow deneyi, özdenetim ve insanların öz kontrole yönelik algıları konusunda kayda değer etki yaratmış olması nedeniyle ilgi çekici bir konu olarak deneyin yapılması günümüzde de devam etmektedir.
Stanford marsmallow deneyine yönelik ilk veri toplama çalışmaları 1968 ve 1972 yılları arasında, Stanford Üniversitesi’nin Bing Anaokulu’na giden 4 yaşlarında, yürümeye yeni başlayan ve okul öncesi eğitim alan öğrencileri ile başladı.Deneyin ana süreci şu şekilde yapılmıştır:
- İlk aşamada çocuk, yemek istediği bir atıştırmalığı seçerek bir odaya alındı.
- Ardından çocuğa araştırmacının birkaç dakikalığına odadan ayrılması gerektiği ve araştırmacı geri dönene dek atıştırmalığı yemezse kendi seçeceği bir atıştırmalıkla ödüllendirileceği söylendi.
Çocukların doyumu erteleme kabiliyeti bu noktada atıştırmalıklarını yemeden araştırmacının dönmesini bekleyip beklemedikleri; eğer atıştırmalıklarını yerlerse araştırmacının odadan ayrılmasından ne kadar sonra yedikleriyle veya araştırmacıyı ne kadar süre sonra odaya geri çağırdıklarıyla ölçülmüştür.

Deney kısa ve basit olmasına karşın araştırmacılar, çocukların erken yaşta bu deneyde gösterdikleri performans ile çeşitli alanlarda geleceğe dönük başarılarının tahmin edilebileceğini bulguladı. Çalışmaya göre atıştırmalıklarını yemeden önce daha uzun süre bekleyebilen çocuklar,
- Ebeveynleri tarafından, büyüdüklerinde akademik ve sosyal açıdan daha yeterli, akıcı konuşabilen, dikkatli ve mantıklı olarak değerlendiren
- Ergenliklerinde gerilim ve stresle daha iyi başa çıkan
- Üniversite sınavından daha yüksek puanlar alabilen
- 30 yıl sonra aşırı kilolu olma olasılığı daha düşük olan bireyler olduğu bulunmuştur.
Stanford marsmallow deneyini yürüten, çalışma arkadaşları ile 1970 ve 1972 yıllarında öncül bulguları ve takip çalışmaları yayınlayan ana araştırmacı psikolog Walter Mischel’dir. Deneyle ilgili dikkate değer iki diğer araştırmacı ise öncül çalışmalarda yer almış Ebbe B. Ebbesen ve takip çalışmalarında yer almış Yuichi Shoda’dır.
Marshmalow deneyinde yapılan diğer çalışmalarda, marshmallow deneyini çocukların performansını etkileyen faktörleri bulgulamak için kullanmıştır. Örneğin bazı çalışmalar, “güven” kavramının marshmallow deneyinde çocukların beklemesini etkilediğini bulmuştur. Bu etki çocuklara beklemeleri durumunda ek ödül sözünü veren, araştırmayı yürüten araştırmacıya duyulan özel güvende de, çocukların tanımadıkları insanlara duydukları güvende de kendini göstermektedir. Buna ek olarak sosyal güvenin etkisine ilişkin benzer sonuçlar, yetişkinlerle yapılan doyumu erteleme konulu deneylerde de bulunmuştur.
Bunun da yanında bir başka çalışma çocukların “iç grup” bireylerinin beklediklerine; ancak “dış grup” bireylerinin beklemediklerine inandıklarında, tersinin doğru olduklarına inandıkları duruma kıyasla doyumu daha uzun süre ertelediğini bulunmuştur.
Son olarak, başka bir çalışmada 1960’ların sonu, 1980’ler ve 2000’lerden üç doğum kohortu ele alınarak, bu dönemlerde doğan çocukların marshmallow testindeki performansları karşılaştırılmış ve beklentilerin aksine çocukların hazzı erteleme becerilerinin zaman içinde artmakta olduğu bulunmuştur. Bu bulgu, başka çalışmalarda da tekrarlanarak doğrulanmıştır.