
Psikoloji birçok deneylerle, araştırmalarla ve vakalarla doludur. Bu doluluk insanı daha iyi anlamak için yapılmıştır. Tüm bu deneyler, araştırmalar ve vakalar, psikoloji tarihine hiç silinmeyecek bir iz bırakmış olan “Aveyron’un Vahşi Çocuğu” lakaplı Victor’un yaşadıkları da yer almaktadır.
Tarih ve psikoloji, toplumu ve insan doğasını anlamaya yönelik birçok müthiş deneylerle doludur. Aveyron’un Vahşi Çocuğu bir semt olmasa da psikolojinin önemli taşlarından biridir. İnsan iletişiminden tamamen yoksun olarak büyüyen Victor, insan gelişimde gelişim dönemlerinin ne kadar değişik ve kritik olduğunu gösteriyor. Bu olay 1797 yılımda Fransa’nın Lacaune isimli bir köyün yakınında ormanlık alanda yaşanır.
Bu ormanlık alana yakın yaşayan yerliler, her yeri kir içinde olan ve çıplak bir erkek çocuğu bulurlar. Saldırgan, ağzından tek bir laf çıkmayan bu çocuk ilgi odağı haline gelir. Çocuk, bir süre sonra köyden kaçarak kayıplara karışır. Bir sene sonda aynı bölgede üç kişi tarafından bulunarak tekrar bulunarak yakalanır. Tekrar yakalandığında çok güzel bakılsa da köyden bir kez daha kaçar. Kaçışı uzun süre olmaz, kendi isteğiyle ara ara köye döner. Üç senenin sonunda, çocuk doğaya bırakılmamak üzerek tekrar ve son kez yakalanır.

Köylüler tarafından bakılan bu çocuk, Napolyon’un kardeşi Lıvien Bonaparte’nin kulağına gider ve çocuğun incelenmesi içim uzmanlar görevlendirir. Uzmanlar çocuğun konuşmadığını, hayvanlara benzer ses çıkardığını ve hayvanlar gibi yürüdüğünü raporlar. Victor ismini alır ve 11-13 yaşlarında olduğu, ergenliğe yeni girdiği anlaşılır. Dönemin önemli doktorlarından Jean Marc Gaspard İrade tarafından eğitim verilir.
Vaka herkesin ilgiyle takip etmesiyle, nerdeyse her gün yüzlerce kişi çocuğu görmek için bulunduğu eve akın akın gelirler. Yemek yemek ve uyumak haricinde bir şeyle ilgilenmeyen, saldırgan ve her an tetikte olan, dikkatini hiçbir şeye veremeyen, sıcak ve soğuk ayrımı yapamayan Victor’un eğitimi, yoğun bir şekilde sürdürülür. İlk gelişim, aylar sonda olur.
Önce sıcak ve soğuğu ayırt etmeye başlayan Victor, devamında suyun sıcaklığını kontrol etmeye, üşüdüğünde kendisini sıcak tutacak battaniyelerin altına girmeye ve huzurlu hissetmek için insanlara sarılmaya başlar. Bunu takiben de ilk defa ağladığı görülüyor ama okuma yazma eğitimi verilse de 5 senenin sonunda yalnızca birkaç kelimeyi anlayıp ayırt edebilir hale gelebiliyor, konuşmayı başaramıyor, sadece bir papağana gibi bazı kelimeleri her durumda söyleyebilmeyi başarabiliyor. Ayrıca empati geliştirme başladığı da görülmüştür.

Bakıcısının kocasının vefatıyla, bir akşam yemeğinde sofraya alışkanlıktan her akşam koyduğu sayıda tabak koyan çocuk, bakıcısının ağlamaya başlamasının ardından tabağı masadan kaldırıyor ve asla koymuyor. İnsanların ağlamalarının olumsuz bir duygu veya durumla ilişkili olabileceğinin bilincinde olması ve buna bağlı olarak davranışını değiştirmesi, empatiye sahip olduğuna işaret ediyor. 6 yılın sonunda eğitim bitiriliyor.

Eğitiminin bitişinin ardından yaklaşık yirmi yıl kadar daha yaşayıpvefat eden Victor’un hikayesi de böylece tamamlanır. Akıllarda ise çocuğun doğaya kaç yaşında bırakıldığı, sağ kalmayı nasıl başardığı ve ailesinin kim olduğu, ailesinin yaşayıp yaşamadığı gibi sorular kalıyor. Victor’un yaşadıklarından çıkarılan önemli sonuçlardan biri ise dil kullanımının gelişiminde, ‘kritik süreç’ denen bir dönemin bulunduğu ve buna göre belli bir yaştan sonra, dile hiç maruz kalmayan bir insana asla dilin öğretilemeyeceğini iddia eden bir teori oluyor. Victor’un hikayesini daha detaylı öğrenmek isterseniz, The Wild Child adlı filmi izleyebilirsiniz.
Film için; https://kultfilmler.com/the-wild-child-vahsi-cocuk/
